Ekonomist İstihbarat Birimi’nin (EIU) 2023 Dünya Çapında Yaşam Maliyeti raporundaki en son açıklamalarda ilgi çekici bir trend ortaya çıktı: Amerika Birleşik Devletleri gezegenin en pahalı şehirlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamlı çalışma, 173 küresel şehirde 200 ürün ve hizmeti kapsayan 400’ün üzerinde fiyatı titizlikle karşılaştırarak kentsel yaşam maliyetlerine ilişkin benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Bu yılın raporu, yaşam giderlerinde ortalama yüzde 7,4 artışla kayda değer bir artış olduğunu gösteriyor.
Tedarik zincirindeki aksaklıkların hafiflemesi, enerji fiyatlarındaki artışlar gibi faktörler bu rakamlarda etkili oldu. Listenin başında Singapur ve İsviçre’nin Zürih kenti en pahalı şehirler olarak yer alıyor. Özellikle bu, Singapur’un 11 yıl içinde bu unvana sahip olduğu dokuzuncu örnektir. Amerikan şehirleri arasında, bu listenin üst sıralarında yer alan tutarlı bir özellik olan New York City, şu anda İsviçre’nin Cenevre kentiyle üçüncü sırada yer alıyor. Geçen yıl Singapur ile zirveyi paylaştı.
Los Angeles da onu yakından takip ederek 2023’te altıncı sırayı aldı. Melekler Şehri, ortalama ev fiyatları 900.000 doların üzerine çıkıyor ve bu da yüksek yaşam maliyetinin altını çiziyor. San Francisco aynı zamanda dünyanın en pahalı onuncu şehri olarak da dikkat çekiyor. Alamo Meydanı’ndaki ikonik Viktorya dönemi evleri ve Central Park Lagünü’nden görülebilen hareketli Manhattan şehir manzarasıyla tanınan şehir, Amerikan kent yaşamının yüksek maliyetinin bir örneğidir. Şehrin astronomik kiraları ve Körfez Bölgesi’nde yıllık 100.000 dolarlık maaşın “düşük gelir” olarak kabul edilebileceğini gösteren bir araştırma bu noktayı daha da vurguluyor.
İlginç bir şekilde Los Angeles, yaşam giderleri açısından Paris, Kopenhag ve Tel Aviv gibi diğer ünlü şehirleri geride bırakıyor. EIU raporu, bu büyük kent merkezlerinde yaşamanın mali taleplerinin net bir resmini çiziyor. Bu yılın EIU raporu yalnızca kentsel yaşamla ilgili maliyetlere ilişkin bilgiler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda daha geniş ekonomik eğilimler için de öncü görevi görüyor. Tedarik zinciri zorlukları ve enerji piyasasındaki dalgalanmalar gibi küresel ekonomik dinamiklerin yerel ölçekler üzerindeki etkisini vurguluyor. Dünya bu gelişen ekonomik koşullarla boğuşurken, rapor kentsel yaşam maliyetleri ve bunların bölge sakinleri, politika yapıcılar ve küresel gözlemciler için etkileri konusunda incelikli bir anlayışa ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor.